24 Ekim 2013 Perşembe

Gerçek Efsaneler


50’lerde başlayan Beat akımının açtığı yoldan ilerleyen Rock and Roll özgürlük, cinsellik ve uyuşturucunun içinde barınmasına izin verdi. Bu kültür ergenlik isyanlarından, gençlik heyecanlarına kadar her ruh halini içinde barındırdı ve beraberinde de kendi kültürünü oluşturdu.

Rock yıldızları idolleşirken hayranlarını besleyen kültürün temellerini de attılar. Özgürlük, seks, toplumsal kuralların alt edilmesi bu kültürün ön sözü oldu. Rock and roll yıldızları hayranlarını da, bu kültüre dahil ettiler. Festivaller, konserlerin yanı sıra kitle iletişim araçları sayesinde müzik akımı ve uzantısı olan yaşam tarzı tüm dünyada hayran kitlesi buldu.

Rock hayat tarzı ve yaşam biçimin etkiler hali sinemaya da yansıdı. Ağdalı gençlik filmlerinden dönem yıldızlarının biyografilerine kadar pek çok konu  beyaz perdeye yansıtıldı ve geniş kitleler tarafından izlendi.

Bu dönemin anlatıldı ve izlemekten zevk aldığım filmlerden biri Johnny Cash'in hayatının anlatıldığı walk the line (sınırları aşmak) filmi. Baş rollerde oyunculuğuna hayran olduğum Joaquin Phonix ve Reese witherspoon'un oynadığı film Akademi ve Altın Kürede hakkettiği ödülleri aldı. Bu noktada yönetmen koltuğunda oturan James Mongold saygılarımı sunmak isterim. 



Film Country sanatçısı Johnny Cash'in çalkantılı yaşantısını, June Carter'a olan aşkı çerçevesinde tüm yalınlığıyla anlatmaya çalışıyor. Bu hikaye anlatırken Arkansas'daki çiftlik günlerinden, olaylı askerliğe, özgün tarzı ve kendine özgü üslubuyla müzik piyasasına girerken yaşadığı sıkıntılardan, Memphis'de kazanılan ve küllerinden doğan şöhret anlatıyor bize. 


Şimdi gelelim esas oğlana ben Phonix'in rolünü özümsediğini ve başarılı bir performans gösterdiğini düşünüyorum.Oyuncunun Cash'in hayat duruşu ve hayatını algılama şeklini başarılı olarak algılamış, bence.
Filmde izlemekten zevk aldığım en iyi sahnelerden biri Cash'in hapishane sahnesidir. 
Aptal sarışın imajıyla izlediğimiz Reese Witherspoon'un, June Carter rolünü başarıyla kotarması çok şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Üzerine yapışan imaja rağmen oyunculuğunu izlemekten zevk aldım. Fildeki şarkıların tümünde kendi sesinin kullanması ve elektro-arp çalabilmek için gösterdiği çabayla göz dolduruyor.
Yönetmenin Cash'i izleyici gözünde yüceltmeye çalışan tavrı senaryonun boşluklarında biri olarak düşünüyorum.Sanki sarkıcı kader kurbanı olarak müptela olmuş yataklar düşmüş ve doğru yolu bulmuştur. Esas yola ulaşmak içinde küllerinden doğmak gerekir izlenimi vermesidir.


Not : Walk the Line filminde Joaquin Phoenix canlandırmak  Johnny Cash tercihidir.


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder